DUYGU YILMAZ (İstanbul, 1999)
Yıldız Teknik Üniversitesi, Fotoğraf ve Video bölümü
Yalnızdık / We were alone, 2025
Fotoğraf, Jelatin Gümüş baskı, 36×30 cm, 30×40 cm (2), 46×55 cm, 38×29 cm, 48×73 cm, 39×26 cm, 25×49 cm
Photograph, Gelatin Silver Print, 36×30 cm, 30×40 cm (2), 46×55 cm, 38×29 cm, 48×73 cm, 39×26 cm, 25×49 cm
Yalnızdık ama aslında değildik. Bu fotoğraf serisi, mahremiyet, utanç ve dayanışma kavramlarını queer bir bağlamda sorgularken; varoluşumuzu güvene, tanıklığa ve direnişe dönüştürüyor.
Varoluşları üzerinden bir korku ve utanç imparatorluğu inşa edilirken, LGBTİ+’lar bu yapının içinde; kendilerine ve bedenlerine uzaklaştırılıyorlar. Türkiye’de LGBTİ+’ları kriminalize etmeye çalışan yasalar, uygulanan sansür politikaları ve artan nefret söylemleri, LGBTİ+’ların kamusal alandaki varlığını tehdit altına alıyor.
Fotoğraflar, LGBTİ+’ların yaşadığı dışlanma, sansür ve beden politikalarının görünür kılınmasına aracılık ederken, aynı zamanda dayanışmanın dönüştürücü gücünü de hatırlatıyor.
We were alone, but not really. This photographic series explores the concepts of privacy, shame, and solidarity within a queer context, transforming existence into trust, witness, and resistance.
As a kingdom of fear and shame is constructed around their existence, LGBTQ+ individuals are alienated from themselves and their bodies within this structure. In Türkiye, laws that attempt to criminalize LGBTQ+ individuals, the implementation of censorship policies, and the rise of hate speech threaten their presence in public spaces.
The photographs highlight the exclusion, censorship, and body politics experienced by LGBTQ+ individuals, while also reminding us of the transformative power of solidarity.
Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.
Yalnızdık ama aslında değildik. Bu fotoğraf serisi, mahremiyet, utanç ve dayanışma kavramlarını queer bir bağlamda sorgularken; varoluşumuzu güvene, tanıklığa ve direnişe dönüştürüyor.
Varoluşları üzerinden bir korku ve utanç imparatorluğu inşa edilirken, LGBTİ+’lar bu yapının içinde; kendilerine ve bedenlerine uzaklaştırılıyorlar. Türkiye’de LGBTİ+’ları kriminalize etmeye çalışan yasalar, uygulanan sansür politikaları ve artan nefret söylemleri, LGBTİ+’ların kamusal alandaki varlığını tehdit altına alıyor.
Fotoğraflar, LGBTİ+’ların yaşadığı dışlanma, sansür ve beden politikalarının görünür kılınmasına aracılık ederken, aynı zamanda dayanışmanın dönüştürücü gücünü de hatırlatıyor.
We were alone, but not really. This photographic series explores the concepts of privacy, shame, and solidarity within a queer context, transforming existence into trust, witness, and resistance.
As a kingdom of fear and shame is constructed around their existence, LGBTQ+ individuals are alienated from themselves and their bodies within this structure. In Türkiye, laws that attempt to criminalize LGBTQ+ individuals, the implementation of censorship policies, and the rise of hate speech threaten their presence in public spaces.
The photographs highlight the exclusion, censorship, and body politics experienced by LGBTQ+ individuals, while also reminding us of the transformative power of solidarity.
Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.