DİYAR ACAR (Van, 2003)
Mardin Artuklu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü
Untitled / İsimsiz, 2025
Tuval üzerine yağlıboya, 3x100x50 cm (her biri)
Oil on canvas, 3x100x50 cm (each)
Çalışmalarım kavramsal sanatın düşünceye öncelik tanıyan doğasında, kargayı bir benlik aynası olarak konumlandırır. Karga; tarih boyunca hem uğursuzluk hem de bilgelik hem gölge hem rehber olarak algılanmıştır. Bu çok katmanlı sembolik yapı, benliğin karmaşık doğasını anlamak için güçlü bir metafor sunar. Karganın ikili doğasını kullanarak, bireyin kendine bakışını, toplumla kurduğu ilişkiyi ve bilinçdışıyla hesaplaşmasını sorgular. Tuval dışına taşan karga artık sadece bir hayvan değil; kimliğin parçalanmış yüzleri, bastırılan arzular, çarpıtılmış imgeler ve içsel monologların simgesidir.
Kargaları benlik algısı içerisinde bir kalıp içinde duruşu onları varoluşsal imkanını kısıtlar, tıpkı bir insan gibi kalıplara sığdırmak, tek düşünceden yola çıkmak ve bu düşünlerinin dışına çıkmamak. Benim resmim sadece bir tuval yani bir kalıba mı sığmalı ya da kalıpları yok sayacak ve her kalıpta kendine rastlanacak bir kalıp dışılığı mı olmalı. Yapılan çerçeve içerisinde kargaların konumları sürekli değişir bir sınır arayıp o sınırı aşmaya çalışıyorum. Karga kimi zaman sürü halinde bir yurt arayışında, kimi zaman yalnız bir odada tek başına. Bi süreç hem karganın hemen de karga rolünde benim bir arayışım.
In my work, I see the crow as a mirror of the self. Through history, people have seen crows in many ways—sometimes as bad luck, sometimes as wisdom, sometimes as darkness, sometimes as a guide. That mix of meanings makes the crow a strong symbol for how complex we are as people. With the crow’s double side, I explore how we see ourselves, how we live with society, and how we face what’s hidden inside us. Once it moves beyond the canvas, the crow isn’t just a bird anymore—it becomes the broken faces of identity, hidden desires, twisted images, and the voice of our inner thoughts. Keeping the crow stuck in one shape feels like keeping a person stuck in a box. If you only stay with one thought and never step outside, you trap yourself. So I ask, should my painting stay inside a frame, or should it break free and take on many shapes, always changing? Inside the frame, the crows are never still. They move, looking for limits, and trying to cross them. Sometimes they gather like a flock searching for home, sometimes they stand alone in an empty room. This journey is not only the crow’s,it’s also mine, searching through the crow’s role.
Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.
Çalışmalarım kavramsal sanatın düşünceye öncelik tanıyan doğasında, kargayı bir benlik aynası olarak konumlandırır. Karga; tarih boyunca hem uğursuzluk hem de bilgelik hem gölge hem rehber olarak algılanmıştır. Bu çok katmanlı sembolik yapı, benliğin karmaşık doğasını anlamak için güçlü bir metafor sunar. Karganın ikili doğasını kullanarak, bireyin kendine bakışını, toplumla kurduğu ilişkiyi ve bilinçdışıyla hesaplaşmasını sorgular. Tuval dışına taşan karga artık sadece bir hayvan değil; kimliğin parçalanmış yüzleri, bastırılan arzular, çarpıtılmış imgeler ve içsel monologların simgesidir.
Kargaları benlik algısı içerisinde bir kalıp içinde duruşu onları varoluşsal imkanını kısıtlar, tıpkı bir insan gibi kalıplara sığdırmak, tek düşünceden yola çıkmak ve bu düşünlerinin dışına çıkmamak. Benim resmim sadece bir tuval yani bir kalıba mı sığmalı ya da kalıpları yok sayacak ve her kalıpta kendine rastlanacak bir kalıp dışılığı mı olmalı. Yapılan çerçeve içerisinde kargaların konumları sürekli değişir bir sınır arayıp o sınırı aşmaya çalışıyorum. Karga kimi zaman sürü halinde bir yurt arayışında, kimi zaman yalnız bir odada tek başına. Bi süreç hem karganın hemen de karga rolünde benim bir arayışım.
In my work, I see the crow as a mirror of the self. Through history, people have seen crows in many ways—sometimes as bad luck, sometimes as wisdom, sometimes as darkness, sometimes as a guide. That mix of meanings makes the crow a strong symbol for how complex we are as people. With the crow’s double side, I explore how we see ourselves, how we live with society, and how we face what’s hidden inside us. Once it moves beyond the canvas, the crow isn’t just a bird anymore—it becomes the broken faces of identity, hidden desires, twisted images, and the voice of our inner thoughts. Keeping the crow stuck in one shape feels like keeping a person stuck in a box. If you only stay with one thought and never step outside, you trap yourself. So I ask, should my painting stay inside a frame, or should it break free and take on many shapes, always changing? Inside the frame, the crows are never still. They move, looking for limits, and trying to cross them. Sometimes they gather like a flock searching for home, sometimes they stand alone in an empty room. This journey is not only the crow’s,it’s also mine, searching through the crow’s role.
Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.