Gizem Çeşmeci (Bursa, 1989)

Anadolu Üniversitesi / Resim Bölümü

Terkedilenin Pembe Düşü I-II-III, 2018

Terkedilenin Pembe Düşü I
Tuval Üzerine Yağlıboya, 90×134 cm

Terkedilenin Pembe Düşü II
Ahşap Üzerine Yağlıboya, 35×50 cm

Terkedilenin Pembe Düşü III
Ahşap Üzerine Yağlıboya, 35×50 cm

İnsanın üretim sürecinin kayıtsız bir parçasına, zevksiz ve sığ bir kitlesel tüketiciye indirgendiği çağımızda, insanın çevresi ile organik bir birlik kuramaması, bireyin gündelik yaşamda haz duygusundan ve heyecandan yoksun kalarak, mekanik bir yaşam içerisinde yalnızlaşmasına neden olmaktadır. Sanayi mekânlarının oluşturduğu kaotik yapı bireylerin sıkışmışlığını ve yalnızlığını ifade ederken mekanlar farklılaştıkça mekânların yarattığı etki ve duygu da farklılaşmıştır. Ancak günümüzde bu mekânlardaki farklılaşma tek tipleşerek kutsallığını kaybetmektedir. Terkedilenin Pembe Düşü I adlı eser bu kutsallığı ve yaşanmışlığı ifade ederken tarihsel sürekliliğe sahip mekânların yaratmış olduğu “anı” ve “yaşanmışlık” duygularını hafızalarda yenileyerek tarihsel “biricikliğini” vurgulamaktadır.

Terkedilenin Pembe Düşü II adlı eser modern kentlerin ve tüketim kültürünün yaratmış olduğu tek tipleşen insanı bulutlardan oluşan bir metaforla ifade etmektedir. Modern yaşam içerisinde farklı bireyler olmalarına rağmen hayal dünyalarında bile tek tipleşen insanı bulut formunun tekrar eden biçimiyle ifade eden eser, bireyin tek tipleşerek kimliksizleşmesini ön plana çıkarmayı amaçlamaktadır.

Terkedilenin Pembe Düşü III adlı eser tüketim kültürünün yaratmış olduğu toplumsal sorunları, mekanikleşme ve serileşmenin mahkûm ettiği yalnızlık duygusunu ifade etmektedir. Eser, tüketim kültürünün mekân ve bireyleri denetimi altına alarak yaratmış olduğu duygusuz ve ruhsuz atmosferi yansıtırken melankolik ve sıkışmış olan bireyin fiziksel ve psikolojik olarak özüne dönerek kendini gerçekleştirme umudunu yansıtmaktadır.

Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.

İnsanın üretim sürecinin kayıtsız bir parçasına, zevksiz ve sığ bir kitlesel tüketiciye indirgendiği çağımızda, insanın çevresi ile organik bir birlik kuramaması, bireyin gündelik yaşamda haz duygusundan ve heyecandan yoksun kalarak, mekanik bir yaşam içerisinde yalnızlaşmasına neden olmaktadır. Sanayi mekânlarının oluşturduğu kaotik yapı bireylerin sıkışmışlığını ve yalnızlığını ifade ederken mekanlar farklılaştıkça mekânların yarattığı etki ve duygu da farklılaşmıştır. Ancak günümüzde bu mekânlardaki farklılaşma tek tipleşerek kutsallığını kaybetmektedir. Terkedilenin Pembe Düşü I adlı eser bu kutsallığı ve yaşanmışlığı ifade ederken tarihsel sürekliliğe sahip mekânların yaratmış olduğu “anı” ve “yaşanmışlık” duygularını hafızalarda yenileyerek tarihsel “biricikliğini” vurgulamaktadır.

Terkedilenin Pembe Düşü II adlı eser modern kentlerin ve tüketim kültürünün yaratmış olduğu tek tipleşen insanı bulutlardan oluşan bir metaforla ifade etmektedir. Modern yaşam içerisinde farklı bireyler olmalarına rağmen hayal dünyalarında bile tek tipleşen insanı bulut formunun tekrar eden biçimiyle ifade eden eser, bireyin tek tipleşerek kimliksizleşmesini ön plana çıkarmayı amaçlamaktadır.

Terkedilenin Pembe Düşü III adlı eser tüketim kültürünün yaratmış olduğu toplumsal sorunları, mekanikleşme ve serileşmenin mahkûm ettiği yalnızlık duygusunu ifade etmektedir. Eser, tüketim kültürünün mekân ve bireyleri denetimi altına alarak yaratmış olduğu duygusuz ve ruhsuz atmosferi yansıtırken melankolik ve sıkışmış olan bireyin fiziksel ve psikolojik olarak özüne dönerek kendini gerçekleştirme umudunu yansıtmaktadır.

Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.