ZÜLAL DİCLE CENGİZ (İstanbul, 2003)
Marmara Üniversitesi, Resim-İş Eğitimi Ana Bilim Dalı
Caz Serisi; Tivoli / Jazz Series; Tivoli, 2025
Tuval üzerine yağlı boya, 60×120 cm
Oil painting on canvas, 60×120 cm
Çalışmalarımda müzik ile resim arasındaki doğrudan bir tercümeden çok, iki disiplinin zaman-mekân ilişkilerini birbirine geçirme potansiyelini araştırıyorum. Caz serisi ile de bu soruya, bir kayıt parçasının durmaksızın akan zamanını tuvalde “durdurarak”, ama aynı zamanda onu yeniden üreterek yanıt veriyorum.
Caz serisi, benim için dinlemeyi görmeye, görmeyi dinlemeye çeviren bir deney. İzleyici burada yalnızca bir resme bakmıyor; notaların nasıl mekânla, malzemeyle ve izleyenin algısıyla kesiştiğini tecrübe ediyor. Doğaçlama, ritmik kopuşlar ve tekrar eden yapıların görsel karşılıklarını ararken, sesin taşıdığı özgürlük fikrini de sorguluyorum. Her iş, yeni bir düşünme biçiminin ihtiyacından doğar. Net bir anlatı kurmak yerine, izleyicinin kendi ilişkilenme biçimini oluşturabileceği açık alanlar bırakmayı önceliyorum.
In my work, I explore not a direct translation between music and painting, but the potential for the two disciplines to intersect through their relationships with time and space. In the Jazz Series, I respond to this question by “freezing” the continuously flowing time of a recorded piece on the canvas, while simultaneously reproducing it.
For me, the Jazz Series is an experiment that turns listening into seeing, and seeing into listening. The viewer does not simply look at a painting; they experience how the notes intersect with space, material, and perception. While searching for visual equivalents of improvisation, rhythmic breaks, and recurring structures, I also question the idea of freedom carried by sound. Every work arises from the need for a new way of thinking. Rather than establishing a clear narrative, I prioritize leaving open spaces where the viewer can create their own way of relating.
Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.
Çalışmalarımda müzik ile resim arasındaki doğrudan bir tercümeden çok, iki disiplinin zaman-mekân ilişkilerini birbirine geçirme potansiyelini araştırıyorum. Caz serisi ile de bu soruya, bir kayıt parçasının durmaksızın akan zamanını tuvalde “durdurarak”, ama aynı zamanda onu yeniden üreterek yanıt veriyorum.
Caz serisi, benim için dinlemeyi görmeye, görmeyi dinlemeye çeviren bir deney. İzleyici burada yalnızca bir resme bakmıyor; notaların nasıl mekânla, malzemeyle ve izleyenin algısıyla kesiştiğini tecrübe ediyor. Doğaçlama, ritmik kopuşlar ve tekrar eden yapıların görsel karşılıklarını ararken, sesin taşıdığı özgürlük fikrini de sorguluyorum. Her iş, yeni bir düşünme biçiminin ihtiyacından doğar. Net bir anlatı kurmak yerine, izleyicinin kendi ilişkilenme biçimini oluşturabileceği açık alanlar bırakmayı önceliyorum.
In my work, I explore not a direct translation between music and painting, but the potential for the two disciplines to intersect through their relationships with time and space. In the Jazz Series, I respond to this question by “freezing” the continuously flowing time of a recorded piece on the canvas, while simultaneously reproducing it.
For me, the Jazz Series is an experiment that turns listening into seeing, and seeing into listening. The viewer does not simply look at a painting; they experience how the notes intersect with space, material, and perception. While searching for visual equivalents of improvisation, rhythmic breaks, and recurring structures, I also question the idea of freedom carried by sound. Every work arises from the need for a new way of thinking. Rather than establishing a clear narrative, I prioritize leaving open spaces where the viewer can create their own way of relating.
Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.