Mahmut Akdemir (Diyarbakır, 1994)

Mardin Artuklu Üniversitesi / Görsel Sanatlar Bölümü

Anız Yangınları, 2021-2022

Kumaş Üzerine Cyanotype Baskı, Akrilik Boya, Talaş, Cam

Seri No 3, 15×25 cm
Seri No 4, 18×26 cm
Seri No 5, 14×26 cm
Seri No 6, 14×26 cm
Seri No 7, 14×26 cm
Seri No 10, 19×27 cm
Seri No 11, 60×32 cm
Seri No 12, 18×34 cm
Seri No 13, 16x 30 cm
Seri No 14, 60×41 cm
Seri No 15, 14×20 cm
Seri No 16, 20×34 cm
Seri No 17, 21×30 cm
Seri No 18, 13×13 cm

Yaşadığım şehir, “Medeniyetler Şehri” olarak bilinen, muhteşem tarihi yapıları olan, bu yapılarının pencere,kapı, duvar ve sütunlarında binlerce süslü motifler barındıran bir şehir. Bu muhteşem ve görkemli yapılardan seyre daldığımız Mezopotamya Ovası sürekli olarak yanmakta, ondan savrulan küller bu görkemli yapıların üzerine bir lanet gibi çökmekte. Bir tarafta kendisine meftun olunan muhteşem bir güzellik, size derin sırlar fısıldayan yapılar; diğer tarafta isegözün tahammül edemeyeceği bir yangın yeri. İşte bu zıtlığa şahitlik etmek içimde başka bir yangına dönüşmekte. Walter Benjamin; “…Kullanılan teşhir biçimi bireylerin nesnelere ve kente bakışlarını da etkiler. Yiyecek ve içecek, giyecek ve antikalar her çeşitten garip nesneler ve hatta cinsel zevkler bile “nişler içindeki ikonalar“ gibi sergilenir. Bu binlerce meta, renkleri ve büyüklükleriyle her şeyden önce ve çoğu zaman sadece göze hitap eder. Bu sergiler öyle çeşitli, öyle renklidir ki “böyle bir pasaj bütün bir kenti, bir dünyayıtemsil eder.” Demekte. Ben de çalışmalarımda, bu faciayı/çirkinliği Mardinin ihtişamlı yapılarına entegre etmeye çalışmaktayım. Her şeyden çok ve çoğu zaman göze değen, onu yoran bu yangın yerinde, küllerle bize ulaşan haykırışlardan yaşamlarının idrakine varabildiğimiz tüm o canlılar adına… “Küllerinden doğacak Anka kalmadı ovada…”

Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.

Yaşadığım şehir, “Medeniyetler Şehri” olarak bilinen, muhteşem tarihi yapıları olan, bu yapılarının pencere,kapı, duvar ve sütunlarında binlerce süslü motifler barındıran bir şehir. Bu muhteşem ve görkemli yapılardan seyre daldığımız Mezopotamya Ovası sürekli olarak yanmakta, ondan savrulan küller bu görkemli yapıların üzerine bir lanet gibi çökmekte. Bir tarafta kendisine meftun olunan muhteşem bir güzellik, size derin sırlar fısıldayan yapılar; diğer tarafta isegözün tahammül edemeyeceği bir yangın yeri. İşte bu zıtlığa şahitlik etmek içimde başka bir yangına dönüşmekte. Walter Benjamin; “…Kullanılan teşhir biçimi bireylerin nesnelere ve kente bakışlarını da etkiler. Yiyecek ve içecek, giyecek ve antikalar her çeşitten garip nesneler ve hatta cinsel zevkler bile “nişler içindeki ikonalar“ gibi sergilenir. Bu binlerce meta, renkleri ve büyüklükleriyle her şeyden önce ve çoğu zaman sadece göze hitap eder. Bu sergiler öyle çeşitli, öyle renklidir ki “böyle bir pasaj bütün bir kenti, bir dünyayıtemsil eder.” Demekte. Ben de çalışmalarımda, bu faciayı/çirkinliği Mardinin ihtişamlı yapılarına entegre etmeye çalışmaktayım. Her şeyden çok ve çoğu zaman göze değen, onu yoran bu yangın yerinde, küllerle bize ulaşan haykırışlardan yaşamlarının idrakine varabildiğimiz tüm o canlılar adına… “Küllerinden doğacak Anka kalmadı ovada…”

Sanatçı ve eserle ilgili daha fazla bilgi almak için info@base.ist adresine e-posta atmanızı rica ederiz.